Trafik Adabı Konu Anlatımı: Ehliyet Sınavına Hazırlık İçin Yeni Müfredat Notlar

20 min


Adap kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından “yol, yordam” veya “Toplum töresine uygun davranma” olarak açıklamaktadır. Trafik adabı, o topluluktaki ya da ülkedeki insanların trafik içinde bireysel ve birbirlerine karşı davranış şekilleridir.

Ehliyet sınavında 50 sorudan 6 tanesi trafik adabı sorusu olsa da aslında trafikte olan her bireyin bu etik değerleri bilmesi ve uygulaması trafiği çok daha çekilir hale gelmesini sağlayacaktır.

Ders notuna göz attıktan sonra ehliyet sınav soruları sayfamızdan online ehliyet denemeleri, çıkmış ehliyet soruları ve çıkabilecek ehliyet deneme sorularını çözerek ehliyet sınavına daha da hazır hale gelebilirsiniz.

Yazılı Kurallara Uyma (Ceza Korkusu Olmadan)

Trafikte adap, trafiğe çıkan herkesin uymak zorunda olmadığı ancak uyulduğunda trafiği ve trafik akışını
en az trafik kuralı kadar düzene sokan ceza korkusu olmadan nezaketen uyulan hususlara denir.

Sürücü, araç kullanırken yapacağı bir kural ihlalinin sonucunun sadece maddi cezası olduğunu düşünmemelidir. Trafik içinde yapacağı bir kural ihlalinde, kendi canını ya da sevdiklerinin canını tehlikeye attığının da bilincinde olmalıdır.

Bu farkındalığı kazanmak için yapılması gereken ise trafikteki bütün kuralların nedenini öğrenmektir. Bilgi olmadan farkındalık oluşmaz.

Bu nedenle de bir sürücü adayı her bilgiyi özümsemeli, her kuralın altında yatan güvenlik gerekçelerini sorgulamalı, öğrenmelidir.

Yazılı Olmayan ve Trafik İçerisinde Karşılıklı Anlayış ve Empati Gerektiren Davranışları Oluştur ve Bu Davranışları Alışkanlık Haline Getirme:

Trafik adabı; Trafik içinde sorumluluk, yardımlaşma, tahammül, saygı, fedakârlık, sabır gibi değerlere sahip olma yetisidir.

Trafik güvenliği açısından evrensel trafik kuralları kadar trafik adabının oluşturulması da çok önemlidir. Trafik kuralları ne yapılması gerektiğini belirlerken, trafik adabı da bu kuralları kişiler tarafından ve her koşulda güvenliği sağlamak amacıyla uygulanıp uygulanmayacağını belirlemektedir.

TRAFİKTE TEMEL DEĞERLER NELERDİR?

a) Sorumluluk

Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi anlamına gelmektedir.

Sürücü, trafik içindeki davranışlarının sorumluluğunu hem kendine hem de diğer yol kullanıcılarına karşı üstlenebilmelidir. Davranışlarının sonuçlarını düşünerek, hareket etmelidir. Çünkü sürücü belgesi sahibi olmak demek, topluma bir ‘söz’ vermek demektir.

Sürücü, bu belge ile “ben bir canlıyı öldürme ve çevreye zarar verme potansiyeli olan ‘aracı’ güvenli bir şekilde ve kimseye ve hiçbir şeye zarar vermeden kullanmak için gerekli bilgileri öğrendim ve bu bilgileri uygulamak için gerekli olan kişilik özelliklerine, yetişkinliğe ve sorumluluk duygusuna, psikolojik ve fiziksel uygunluğa sahibim” demektedir.

Sürücü araç kullandığı sürece topluma verdiği bu sözü tutmakla yükümlüdür. Sürücülükle ilgili sınavları geçmesi ve belgeye hak kazanması, resmi olarak bu yükümlülüğü üstlendiği anlamına gelmektedir. “İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri, sorumlulukları ve inançlarıdır.”

Örnek 1:

Bir sürücü, sürekli şerit değiştirerek (makas atarak) araç kullanırsa, çevresindeki sürücülerin dikkatinin dağılmasına ya da panik yapmalarına sebep olabilir.

Bunun sonucunda sürücünün kendi hatalı davranışı yüzünden başka sürücülerin kaza yapma ihtimali doğacaktır. Bu sürücü başkalarının canına ya da malına zarar verme sorumluluğunu üstlenebilecek midir?

Örnek 2:

Ailesi ile birlikte yolculuk yapan bir sürücü azami hız limitlerini aşarak aracını kullandığında, ailesinin hayatını da tehlikeye atmış olacaktır.

Bu sürücü, hız ihlalinden kaynaklanan olası bir kazada sevdiklerinin canını riske atma sorumluluğunu üstlenebilecek midir?

b) Yardımlaşma

Yardımlaşma, karşılıklı yardımda bulunma anlamına gelmektedir. Bu değer ülkemiz insanlarının sahip olduğu ve günlük hayatlarında sıkça uyguladıkları en önemli değerlerden biridir.

Yardımlaşmanın olduğu ortamlar, stresten uzak, insanların daha sakin ve huzurlu olduğu ortamlardır. Yardımlaşma ile sorunlar kısa sürede ve yapıcı bir biçimde çözülür.

Hayatımızı; “Bir başkasının yaşamasına yardım etmeyen, yaşadığını iddia edemez.” ölçüsü yönlendirmelidir.

İnsanlar Neden Yardım Eder?

Bu konuda çeşitli bilimsel görüşler bulunmaktadır. Biyolojik görüşe göre insanlar yeme içmeye karşı doğuştan bir eğilime sahip oldukları gibi başkalarına yardım etmeye de doğuştan eğilim gösterirler (Hogg ve Vaughan, 2014).

Sosyo-biyologlara göre insanların sıkıntı içinde olanlara yardım etmek üzere biyolojik yatkınlıkları bulunmaktadır. Sosyal psikologlara göre neredeyse her kültürde, başkalarına ilgi göstermenin iyi, bencilliğin ise kötü olduğunu bildiren bir ‘norm’u vardır.

Pek çok toplumda yazılı olmayan bu kural, karşımızdaki kişi muhtaç halde olduğunda (yardım ettiğimiz durumda ödeyeceğimiz bedel ağır olmadığı takdirde) o kişiye yardım etmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğini belletir. Dolayısıyla yardımlaşmanın evrensel bir sosyal sorumluluk normu olduğunu söyleyebiliriz.

Bu da bize bu standardın işlevsel bir değeri olduğunu ve sosyal yaşamı kolaylaştırdığını göstermektedir. Hareket noktamız; “İyilik eden iyilik bulur.” olmalıdır. Bu konuya 3.Bölümde ‘diğerkamlık’ başlığı altında tekrar değinilecektir. Biz buna bir anlamda “adap” ta diyebiliriz.

Trafikte Yardımlaşma Neden Önemlidir?

Birlikte yaşam, yardımlaşma olmadan sürdürülmesi zor bir hale gelmektedir. Trafik ortamı, tüm yol kullanıcılarının birlikte hareket ettiği, birbirinin olumlu ya da olumsuz davranışlarından etkilendiği bir ortamdır.

Bir kişinin olumlu ya da olumsuz bir davranışının tüm yol kullanıcılarını aynı şekilde etkilediği bu ortamda yardımlaşmanın önemi oldukça öne çıkmaktadır.

Özellikle trafikte dezavantajlı gruplar olan çocukların, yaşlıların ve engellilerin yardıma daha fazla ihtiyacı olabilir. Güvenli bir trafik ortamı sağlamak için her sürücünün dezavantajlı grupta yer alan bu yol kullanıcılarına daha fazla dikkat etmesi gerekir.

Hayatımızın her döneminde insanlara yardımcı olmak bir insanlık değeri olduğu gibi trafikte bu değerin daha da ön plana çıkarılması gerekir. Unutmayalım ki; “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır.”

Örnek 1:

Araç kullanırken yolda olan bisikletli çocukları fark ettiniz. Daha yavaş ve dikkatli araç kullanmak suretiyle onlara bir tehlike yaratmamaya özen göstererek onların güvenle yanınızdan geçmesine yardım etmek, trafik adabı açısından istenilen bir durumdur.

Örnek 2:

Aracı arıza yaptığı için yolda kalmış ve yardım talebinde bulunan bir sürücüye, yoldan geçen bir sürücünün durup yardım etmesi hem yardım talep eden sürücüyü bir sorundan kurtaracak hem de aracın bir an önce durduğu yerden trafiğe katılmasını sağlayarak, trafiğin aksamasını önleyecektir.

Örnek 3:

Karlı havada zincir takmaya çalışan bir sürücü, sorun yaşıyor ve yardım talep ediyorsa, bu konuda deneyimli, daha becerikli bir sürücünün o kişiye yardım etmesi daha sonra olabilecek araç kaymalarını ve trafik kazalarını önlemiş olacaktır.

Örnek 4:

iki yönlü karayolunda öndeki ağır vasıta nedeniyle oluşan araç kuyruğunda ağır vasıtanın arkasında sollayan ilk araç, yol uygunsa, hemen sağa geçmek yerine bir süre sol şeritte giderek, kuyruktaki diğer araçların da ağır vasıtayı sollamasını kolaylaştırabilir. Böylece o yoldaki trafik akışı daha rahat bir hale gelebilir.

c) Hoşgörü

“Bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme. Bir gönlü yapamazsan yıkıp viran eyleme.” (Yunus Emre)

“Hoşgörülü ol ki sana da öyle davranılsın.” Hoşgörü, kişinin kendisininkinden farklı ahlaki, dini değerlere, dünya görüşlerine, düşüncelerine, yaşam tarzlarına, davranışlara vb. sahip olan başka insanlara müdahale etmekten bilerek veya isteyerek, kaçınması eylemi olarak tanımlanmaktadır.

Yani, ortaya çıkabilecek sorunları anlayışla karşılayarak, olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha, tolerans anlamına gelmektedir.

Hoşgörü, kendi görüşünüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere, sabırla ve taraf tutmadan katlanma demektir. izin verme ve iyi karşılama anlamlarına da gelir. Hoşgörü, trafik içinde sürücülerin en fazla ihtiyaç duyacakları değerlerden biridir.

Bir sürücü, trafik ortamında farklı özelliklere sahip sürücüler, yolcular ve yayalarla birlikte araç kullanmak durumundadır. Hoşgörülü olma özelliği yoksa sürücü, sabırsız, öfkeli, yorgun, stresli, başarılı iletişim kuramayan, kural ihlali yapan bir kişi olacaktır. Bilinçli bir sürücü hoşgörülü olabilmek için güne dinlenmiş başlamalıdır.

Mevlana’nın; “Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözünü hayatımıza örnek almalıyız.

“Yaratılanı hoş gör, yaradandan ötürü.”

Örnek 1:

Park etme konusunda acemi olan bir yeni sürücü, yolda iki aracın arasına park etmeye çalışırken, arkasındaki araç sürücüsü bu duruma hoşgörü göstermeyip, sürekli kornaya basarsa, park etmeye çalışan sürücü panik olacak ve park etme süresi artacaktır.

Oysa fazladan gösterilecek 30 saniyelik bir hoşgörü, daha huzurlu bir trafik ortamı oluşturacak ve acemi sürücünün de daha kısa sürede manevrasını tamamlamasını sağlayacaktır.

Örnek 2:

Bir sürücünün önünde duran bir araçtan yaşlı bir yolcunun indiğini düşünelim. Yaşından dolayı bu yolcunun araçtan inme zamanı normalden biraz daha uzun olabilir.

Arkadaki sürücünün bu duruma hoşgörü göstermeyip, kornaya basması yolcunun araçtan daha hızlı inebilmesini sağlamayacağı gibi trafik ortamında da huzursuz, stresli bir durum oluşmasına sebep olacaktır.

Neden Trafikte Tahammül Etmeliyiz?

“Tahammülde bir fazilet vardır ki çoğu zaman başarının zaferinden büyüktür. (Samuel Smiles)”

Tahammül; insanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme ya da katlanabilme gücü olarak tanımlanmıştır (TDK). Kendi görüşünüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere, sabırla ve taraf tutmadan katlanabilme özelliğidir. Tahammül trafik içinde sürücülerin en fazla ihtiyaç duyacakları değerlerden biridir.

Bir sürücü, trafik ortamında farklı özelliklere sahip sürücüler, yolcular ve yayalarla birlikte araç kullanmak durumundadır. Bunların içinde, kurallara uymayan sürücüler ve dikkatsiz yayalar olabilir. Sürücünün, bu tarz yanlışla karşılaştığında buna katlanabilmesi şüphesiz ki çok güçtür.

Ancak trafik içinde istenmeyen durumlara tahammül edebilmek taraflar arasında yaşanabilecek kötü olaylara engel olacak, çok daha huzurlu bir trafik ortamı yaratacaktır.

ç) Nezaket ve Saygı

Nezaket, başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma anlamına gelmektedir. Saygı ise muhatabı dinlemek, kabullenmek ve onun düşüncelerinin değerli olduğunu, dikkate alınması gerektiğini ona hissettirmektir.

Başarılı iletişimin en önemli kuralı karşınızdaki kişinin varlığına saygı göstermektir.

Saygı ve empati birbirini destekleyen iki kavramdır. Diğerini “olduğu gibi kabul etmeden” “saygı” duyamazsınız. Kendinize, işinize saygı duymadan da diğerlerine saygı duyamazsınız.

Saygı düzenin anahtarıdır.

Örnek:

Su birikintisinin olduğu bir yolda araç kullanırken kaldırımdaki yayalara su sıçratmamaya özen gösterilmelidir. Bir yaya için bu durum çok olumsuzdur. Her sürücünün aynı zamanda bir yaya olduğu unutulmamalıdır.

Yağmurlu ve karlı havalarda araç kullanırken bir yaya görüldüğünde, aracın hızı azaltılmalıdır. Bu sürücünün yayaya saygı gösterdiğinin bir göstergesidir.

d) Feragat ve Fedakârlık

Feragat, kelime anlamı itibariyle “Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme” demektir. Hukuki bir terim olarak bir kişinin tek taraflı beyanı ile meydana gelmiş ya da meydana gelebilecek bir hak ya da haklarından vazgeçmesidir.

Örnek 1:

Tali yol-Anayol kesişmesinde geçiş hakkı anayolda seyreden sürücüye aittir. Anayolda, kalabalık bir trafik içinde ilerleyen sürücü, tali yoldan gelmekte olan sürücüye kendi geçiş hakkını verdiğinde sadece birkaç saniye zaman kaybedecek, karşılığında ise tali yolda araçların birikmesini önlemiş olacaktır.

Anayoldaki sürücünün kısa bir süreden feragat etmesi tali yolda araç birikmesinin önüne geçmiş bu da trafikte yaşanabilecek olası olumsuzlukların önünü kesmiş olacaktır.

e) Sabır

Sabır, karşılaştığımız olumsuz koşullara dayanabilme, kendini frenleme, olumsuz düşüncelere kapılmama, yaşanan olumsuzluklara tahammül etme anlamlarına da gelmektedir.

“Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmek” Şems-i Tebrizi

Olaylar yalnızca bizim kontrolümüzde değildir. Yaşam çoğunlukla bizim dışımızdaki unsurlar tarafından yönlendirilir. Benzer şekilde trafik ortamı da her zaman sürücünün kontrolünde olan bir ortam değildir. Diğer yol kullanıcıları, yol ve hava koşulları gibi pek çok şeyin sürücünün kontrolü dışında gelişmesine neden olur.

Trafikte sabırsız ve aceleci davranmak ömür boyu vicdan azabı çekmemize sebep olabilir. Belki de hayatımızın sonlanması ile neticelenebilir. Bir dakikalık sabır ise telafisi güç olan felaketleri engellememizi sağlayabilir.

Özetle sabır, bir şeyi telaş göstermeden bekleme anlamına gelmektedir. Hayatın her alanında ihtiyaç duyulan sabır değeri trafik içinde çok daha büyük önem taşımaktadır.

Trafikte, kırmızı ışıkta beklemek, sabır gerektiren bir davranıştır. Ancak burada gösterilen sabır, kırmızı ışıkta geçmenin bir trafik kural ihlali olması ve bu ihlalin bir cezası olması nedenleri ile sürücüler için bir zorunluluk haline gelmiştir. Önemli olan trafik içinde cezası olmayan durumlarda da sabır gösterebilmektir.

Örnek 1:

Trafik ışıklarında bekleyen sürücünün , ışık sarıya döner dönmez önündeki araca korna çalması öndeki paniklemesine ve yola kontrolsüz çıkmasına sebep olabilir.

f) Trafik Kültüründe Birbirini Uyarma

Trafikte, bir sürücünün yaptığı olumlu ya da olumsuz bir davranış tüm sürücüleri etkiler. O kişinin belki de farkında bile olmadan yaptığı o davranış hiçbir suçu olmayan bir başka kişinin ölümüne, yaralanmasına ya da ömür boyu sakat kalmasına neden olabilir.

Dolayısıyla, trafik içinde hatalı davranış sergileyen bir sürücüyü uyarmak hem o sürücünün hem de trafikteki diğer sürücülerin kaza yapma ya da olumsuz bir durum oluşturma riskini azaltacaktır. Ancak bu uyarı, nezaket ve saygı çerçevesinde yapılmalıdır.

Kurallara uymada birbirimizi uyarmamız ne kadar önemli ise kuralları çiğnemede de birbirimizi ikaz etmemiz o kadar tehlikeli ve etik olmayan bir davranıştır. Karşıdan gelen araçlara ileride polis ekibinin olduğunu bildirmek gibi.

Örnek 1:

Ters yönden gelen bir sürücüye sokağın tek yön olduğunu sakin ve uygun bir dille ya da işaretle bildirmek trafik içindeki vatandaşlık görevimizdir.

TRAFİKTE EMPATİ VE İLETİŞİM

a. Empati (Duygudaşlık)

Empati,, bir olay ya da bir durumda kendimizi karşıdaki kişinin yerine koyarak, olayı/durumu onun gibi yaşamamız anlamına gelmektedir. Yani kişi, “ben onun yerinde olsaydım nasıl hissederdim/düşünürdüm/davranırdım” diyorsa, o kişi ile empati kuruyor, kendini onun yerine koyarak, kişinin davranışı değerlendiriyor, duygudaşlık yapıyor demektir.

Kişi öncelikle kendine saygılı olmalıdır. Kendine değer verenler başkalarını da değerli görmektedirler. Bunun için; “Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da o şekilde davranın.” altın kuralının unutulmaması gerekir.

Empati, başarılı bir iletişimin temel koşularından biridir. Sosyal yaşamda empatinin tartışmasız önemi büyüktür. Trafik adabı açısından da empati çok ciddi bir öneme sahiptir.

Sürücü trafikte diğer yol kullanıcıları ile sürekli iletişim içindedir. Aracını hareket ettirmesiyle birlikte iletişim başlar ve aracını park edinceye kadar da bu iletişim sürer. Örneğin, sola ya da sağa dönüş yapmadan önce sinyal vermek bir iletişimdir.

Trafik kuralları bu iletişimi sağlıklı, güvenli ve herkes için standart kılabilmek için vardır. Ancak trafik adabı bu kuralların o toplumda ne şekilde ve ne standartta uygulandığını belirlediği için ayrı bir yere sahiptir. Hiçbir toplum 24 saat trafik zabıtası tarafından denetlenemez.

Toplum yararına, kesintisiz denetim, trafik adabı ile mümkündür. Yüksek empati kurabilen bir toplumda da trafik adabı diğerinin hakkını dikkate alan görgü kuralları üzerine kurulmaktadır.

Örnek :

Bir ara yoldan ana yola girmek istediğimizde, diğer taşıt sürücülerinin bize yol vermelerini bekleriz. Eğer sürücüler bizim bu beklentimize karşılık gösterip, yol vermezlerse birden öfkelenip, korna çalma, aracı agresif kullanma gibi öfkeli davranışlar gösterebilmekteyiz.

Yaya olarak trafikte bulunduğumuz zamanlarda ise yaya geçitlerini kullanarak karşıdan karşıya geçmek istediğimizde, taşıt sürücülerinin bize yol vermemesi durumlarıyla karşılaşabilmekteyiz. Bu tür durumlar yaya olarak bizi öfkelendirmektedir

b. Diğerkamlık

Diğerkamlık, kendinden çok başkalarını düşünen, başkalarının iyiliği için fedakârlık yapan, özgeci şeklinde tanımlanır. Diğerkamlık, yardım etme davranışının bir alt kategorisidir.

Kişinin kendisinden çok bir başkasına yarar sağlama isteğiyle yapılan davranışı işaret eder. Diğerkamlık ile empati arasında önemli bir ilişki vardır.

Empati, kişiyi başkalarına yardım etmek üzere harekete geçirir. Toplum yanlısı davranışlar diğer insanların refahına katkıda bulunmaktadır.

Diğerkam davranışlar, birisinin buna karşılık vermesini gerektirmez. Bu tür davranışlar, bütün kültürlerde olmakla birlikte bizim kültürümüzde, bu davranışlara büyük önem verilir.

Diğerkâmlığın kültürümüzde de İslam dininde de oldukça önemli bir yeri vardır ve hayatın her safhasında uygulanarak çok ciddi örnekler oluşturulmuştur.

c. Öfke Yönetimi

Öfke, ‘güçlü bir husumet duygusu’ şeklinde tanımlanmaktadır. Öfke yerine kızgınlık, hiddet, gazap sözcükleri de kullanılmaktadır.

Öfke, planlanabilen bir duygu değildir. Diğer deyişle, saldırı, engellenme, haksızlığa uğrama, eleştirilme, küçümsenme gibi durumlarda kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Öfke evrensel bir duygudur.. Her kültürde çeşitli şekillerde yaşanan bir duygu biçimidir.

Kişiyi, isteklerini elde etme konusunda daha atılgan bir hale getirir, kendisini önemli, üstün ve haklı hissetmesini sağlar. Ama unutulmamalıdır ki “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”

Öfkenin kalp hastalıkları gibi pek çok fiziksel ve ruhsal hastalığın ilerlemesinde çok önemli etkilere sahip olduğu bilinmektedir.

Öfkenin ateşi önce sahibini yakar; sonra, kıvılcımı düşmana ya varır, ya varmaz.
Şeyh Sadi Şirazi

Uzmanlara göre, öfkenin bastırılması, yüksek tansiyonu geliştiren bir faktörken, öfkenin bağırarak, müdahale ederek veya hızlı konuşma şeklindeki ifadeleri de kalp ritminde bozulmalara neden olmaktadır.

Trafikte Öfke Yönetimi ve Güvenli Sürücülük

Trafik ı, doğası gereği engellemelerle dolu bir ortamdır. Çeşitli nedenlerle trafik tıkanır yani sürücülerin ilerlemesi engellenir.

Sürücüler engellenme duygusu yaşadığında hissettiği öfkeyi yönetmeyi öğrenmek zorundadır. Güvenli sürücülük için altın kural sakin olmaktır..

Psikologlara göre, öfkeli araç kullanmaya eğilimli olma ile saldırgan sürücülük davranışları birbirleriyle ilişkilidir. Diğer deyişle, öfkeli sürücülük özelliği yüksek olan kişiler, trafikte daha fazla öfkeli durumlar yaşama deneyimine sahiptirler.

ç. Beden Dili

Bir kişi veya hayvanın jestler, mimikler ve hareketler ile sözel olmayan iletişim kurması beden dili olarak ifade edilir.

Beden dilinde; vücudumuzun duruşu, oturma şeklimiz, el, kol, baş hareketlerimiz, göz temaslarımız, jest ve mimiklerimizin her birisine bir anlam yükleyerek iletişimi kurmamız mümkündür.

Beden dilini iyi kullanan kişiler başarılı insanlardır. Bazen birkaç cümle ile ifade edemediğimiz bir olayı bir jest veya mimikle yahut da diğer hareketlerimizle çok rahat ifade etmemiz mümkündür.

Trafikte diğer sürücülerle beden dili ile iletişim kurulabilir. Korna çalmak, yakın takip araç kullanmak, aracını kullanarak yapılan iletişim biçimlerine verilebilecek örnekler iken, diğer sürücü ya da yayaya el-kol işaretleri ile çabuk geçmesini ifade etmek de beden dilini kullanmaya örnek olarak verilebilir.

Özellikle bir trafik kazasında diğer tarafla iletişim halindeyken kişinin beden diline dikkat etmesi önemlidir. Sözler olumlu olabilir ancak kişinin kullandığı beden dili kavgaya davet çıkarmamalı, sakinleştirici olmalıdır. Haklı ya da haksız olma trafik zabıtasının karar vereceği bir durumdur.

d. Konuşma Üslubu

Sözlü iletişim kurarken de dikkat edilmesi gereken durumlar vardır. Sözlü iletişimde “ben dili” kullanmaya özen göstermek daha sağlıklı iletişim kurulmasını sağlayacaktır. Ben dili karşımızdaki kişiyi suçlamak yerine, ona kendi duygu ve düşüncelerimizi sunarak yaptığı davranışı fark etmesini sağlamak için kullanılan dildir. Ben dilinde duygu ve düşünceler sen dili yerine ben dili ile ifade edilir.

Korktum, üzüldüm, düşünüyorum, hissediyorum gibi ifadeler ben diline örnek ifadelerdir. Korkutuyorsun, üzüyorsun, hissettiriyorsun gibi ifadeler ise sen diline ait ifadelerdir.

e. Trafik Denetim Görevlileri ile İletişim

Çok sık olmasa da bazı durumlarda Trafik polisleri ile gerek özlü gerekse beden dilimiz ile iletişim halinde olmak durumundayız.

İletişim, mesaj alışverişi ve bilgi aktarımıdır. Etkili, başarılı iletişim demek başkalarını suçlamak yerine hakça savaşım vermektir. Etkili iletişim becerileri gelişmiş olan kişi etkin şekilde dinlemeyi bilir, akıl okumak yerine karşısındaki kişinin ne demek istediğini gözden geçirir.

Sürücüler, trafik denetim görevlileri ile başarılı bir iletişim kurabilmek, kendini ifade edebilmek için etkili iletişim becerileri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.

4. TRAFİKTE HAK İHLALLERİ

a) Birey Hakkı (Diğer Bireylere Verilen Zarar)

Günlük yaşamımızda olduğu gibi trafikte de diğer insanlara zarar vermeme ve kimsenin hakkını yememe hususlarını göz önünde bulundururuz. Devletler bu hususları düzenleyebilmek için trafik kuralları ve bu kurallara uymamanın yaptırımlarını düzenlemektedir.

Örnek:

Geçiş üstünlüğü olan araçlara yol vermek bir trafik kuralı olup uyulmaması durumunda cezai müeyyide gerektirir. Yol verilen geçiş üstünlüğüne sahip aracın geçtikten sonra arkasına takılarak yola devam etme uyanıklığı bir hak ihlali olup trafik adabı kazanmamış kimselerin yapabilecekleri bir davranıştır.

Örnek 2:

Arkasından siren çalarak gelen bir ambulansa yol vermeyen sürücü, o ambulansın içindeki kişinin hayatını kaybetmesine sebep olabilir.

Örnek 3:

Engelli kişiler için ayrılmış park yerlerine, engeli olmadığı halde park eden bir sürücü, oraya park etmek isteyen engelli bir sürücünün hakkını gasp ederek, o sürücünün trafik içinde zor durumda kalmasına sebep olur.

b) Toplum Hakkı (Topluma Verilen Zarar)

Trafikteki bir diğer önemli hak ihlali insanlar dışındaki diğer canlılar üzerinde gözlemlenmektedir. Trafikte insanlar dışında birçok canlı ile muhatap olmak zorunda kalınabilir. Özellikle hayvanlara karşı trafikteki sürücü tutum ve davranışları çok büyük önem arz etmektedir.

Trafik kazası geçiren kişiler, canlarına bir zarar gelmese bile psikolojik olarak zarar görürler. Kişilerin bu bozuk psikolojileri ailelerine ve topluma olumsuz yansır.

Psikolojik etkilerin verdiği güvensizlikler, bilhassa gençlerde sigaraya eğilim alkol ve uyuşturucu gibi aileyi sosyoekonomik açıdan sıkıntılara sürükleyecek olayları tetiklemektedir. Yine psikolojik etkiler, bireyin yaşam kalitesini düşürmekte, içine kapanık bir benlik ortaya çıkararak çevresiyle ilişkilerini azaltmaktadır.

Ekonomik olarak dezavantajlı konumda olan dar gelirli aileler hem tıbbi gereksinimlerin maliyetleri hem de bu yaralanma veya ölüm neticesinde düşen gelirleri nedeniyle en büyük mağduriyeti yaşamaktadırlar.

Ölüm halinde ise kişinin bakmakla yükümlü olduğu bireylerin geçim sıkıntısı baş gösterebilmekte ve bu durum da bir ailenin dağılmasına veya kaybolmasına dahi gidebilmektedir.

c) Kamu Hakkı (Devlete verilen Zarar)

Trafikte kamu hakkı denildiğinde trafik ihlalleri sonucunda ülkenin tamamının uğradığı hak kayıpları akla gelmektedir.

Trafik kazası sonucu meydana gelen maddi hasarlar, yetişmiş insan gücü kaybı ve yaralananlara yapılan sosyal güvenlik harcamaları ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir.

ç)Yaşam Hakkı (Bireyin Kendine Verdiği Zarar)

Öğretide yaşama hakkı; önce insanın fiziksel-biyolojik varlığının sorunsuz olarak sürdürebilmesi için gerekli olan bir sağlık ve bütünlük içinde doğması, sonra insanın varlığının moral-kültürel gelişim olanaklarına sahip olarak sürdürülebilmesidir.

Son olarak, bu suretle, fiziksel-biyolojik-psikolojik-moral-kültürel bütünlüğünü kazanmış insan varlığının aynı zamanda bir hukuksal bir kişi olarak toplum yararına dahi olsa, doğal sınırlamalar dışında yok edilmemesi olarak tanımlanmıştır (Öztürk, 2014).

Sürücülerin başkalarının yaşama haklarını tehlikeye atacak davranışlardan uzak durmaları gerektiği gibi kendi yaşama hakkını da tehlikeye atacak davranış içinde bulunmaması gerekir. “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” ölçüsü akıldan çıkarılmaması gereken bir düsturdur.

Yaşama hakkı, en temel haktır. Diğer tüm hakların kullanımı ve varlığı bu hakka bağlıdır. Bu yönüyle yaşama hakkı mutlak bir haktır.

Kişi maddi ve manevi olarak birçok zorluk ve fedakârlıklarla yetişkin hale gelmektedir. Kişinin yetişkin hale gelmesinde birçok kişinin emeği vardır. Bu sebeple sürücülerin trafik içinde yanlış ve tehlikeli hareketler yaparak kendilerine zarar verme riskini göze almaya hakları yoktur.

YAŞA VE YAŞAMASINA İZİN VER.

d) Çevre Hakkı (Çevre ve Doğaya Verilen Zarar)

Günümüzde çevre sorunları son yıllarda giderek artış göstermektedir. Bu sorunların sonucunda, mevsimler değişmekte, buzullar erimekte, soluduğumuz hava zehirle yüklenmekte, kulaklarımız, gözlerimiz ve beynimiz; gürültü beton ve metal kirliliği ile dolmaktadır. Karayolu ulaşım sistemlerinin çevreye ve insana verdikleri zararlar farklı boyutlarda ve farklı özelliklerdedir.

Çevreye en zararlı karayolu ulaşım sistemi ise özel araçtır. Enerji tüketimi, atık maddesi ve gürültü kirliliği en fazla, kapasitesi ise en düşük ulaşım sistemi özel araçtır. Bu nedenle özellikle kent içinde zorunlu olmadıkça özel araç yerine alternatif ulaşım türleri (toplu taşıma, bisiklet, yaya) kullanılmalıdır.

Karayolu trafik kazalarının kişiye, topluma ve kamuya verdiği zararların yanında çevreye de büyük zararları bulunmaktadır. Bu zararların başlıcaları aşağıda özetlenmiştir.

  • Orta refüjlere ve yol kenarlarına dikilen ağaçlar zarar görmektedir.
  • Bilhassa yakıt, kimyasal madde, tıbbi atık vs. yüklü araçların yaptığı kazalar neticesinde çevre büyük ekolojik zarar görmektedir.
  • Trafo, elektrik direğine çarpma gibi durumlarda kesintiler yaşanmaktadır.
  • Köprü, tünel gibi noktalarda yaşanan kazalarda ulaşım aksamaktadır.

5. TRAFİKTE DİĞERLERİNİN SÜRÜCÜ DAVRANIŞLARINA ETKİSİ

İnsan toplum içinde yaşayan sosyal bir varlıktır. Kişinin günlük hayatında yapmış olduğu birçok rutin aktivitede de davranış şeklini sosyal çevresi şekillendirir.

Yüzmek, bisiklete binmek gibi araç kullanmak da sensori motor bellek ile yapılan bir davranıştır. Sürücüler trafikte toplu olarak araç kullandıklarından toplumsal belleğin de etkisi altındadırlar.

insan zihni ile bedeni arasında uyuma dayanan bir ilişki vardır. Koşarken bedenin hızı arttığından zihnin uyarılma tonu ile uyanıklık ve çalışma hızı da artmaktadır. Oysaki araç kullanırken, yani aslında beden sabitken zihnin otomobil hızında sürekli çalışması istenmektedir.

Ortamda, sizi izleyen kişinin varlığı ya da yokluğu farklı davranmanıza neden olur. Bununla ilgili en eski deneyi Triplett, 1897 yılında yapmıştır. Araştırmacı, bir yarışmada bisiklet yarışçılarının, başkaları tarafından izlendiklerinde hızlarını arttırdıklarını bulmuştur.

Psikoloji biliminde bu olaya “sosyal kolaylaştırma” denmektedir. Başkalarının etkisi ile davranışlarımız yalnız olduğumuzdan daha farklı olabilir. Yalnızken emniyet kemeri takan bir genç sürücü, yanında yaşıtı olduğunda onun olumsuz etkisiyle emniyet kemerini takmayabilir.

Trafik içinde tüm kurallara uyarak araç süren bir sürücü bile, trafikteki diğer araçlara farkında olmayarak ya da farkında olmasına rağmen direnç gösteremeyerek, uyum sağlayıp kural ihlali yapabilir.

Lütfen dikkat başkalarının sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Her zaman güvenliği dikkate alarak, trafik kurallarına uyun.

Örnek 1:

Akan bir trafik içindeki sürücü, önündeki ve arkasındaki araçlar yasal hız sınırının üstünde gidiyorsa, kendini o akışa kaptırıp, yasal hız sınırının üstüne çıkması buna bir örnektir.

Örnek 2:

Emniyet kemerinin olası bir kazada hayat kurtardığını bilen ve bu bilinçle emniyet kemerini takan bir kişi, yanında yolculuk ettiği kişinin etkisi ile emniyet kemerini takmayabilir.

Ehliyet sınavına dair tüm detayları bir arada bulunduran ehliyet sınavı ders notları yazımıza da mutlaka göz atmanızı tavsiye ederiz.


Teknoloji meraklısı, editör ve fentekno'da kurucu.